Tatlı Su Kaynağı Tehlikede
Ülkemizin en büyük doğal tatlı su göllerinden biri olan Eğirdir Gölü'nde ciddi bir su kaybı yaşanıyor. Dokuz Eylül Üniversitesi'nden bir araştırma ekibi tarafından yürütülen iki yıllık çalışma, son 9 yılda gölün su seviyesinin neredeyse yarıya düştüğünü ortaya koydu. Bu durum, gölün ikiye bölünme riskiyle karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Araştırmacılar, gölün kuzey ve güney kısımlarını birbirine bağlayan dar bir boğazın varlığından bahsediyor. Su seviyesinin düşmeye devam etmesi durumunda, bu boğazın kuruması ve gölün iki ayrı parçaya ayrılması muhtemel görünüyor. Bu durum, özellikle güney kesimde suyun daha hızlı çekilmesine ve geri dönüşü olmayan bir noktaya ulaşılmasına yol açabilir. Gölün geleceği için acil önlemler alınması gerekiyor.
İklim Değişikliği ve Aşırı Su Tüketimi
Araştırma ekibi, Eğirdir Gölü'ndeki su kaybının birden fazla faktörün birleşmesinden kaynaklandığını belirtiyor. İklim değişikliği nedeniyle yağış miktarlarında azalma ve sıcaklık artışıyla birlikte buharlaşmanın artması önemli bir etken. Yapılan ölçümlere göre, göl üzerine düşen yağış miktarının 1,5 katı kadar su buharlaşıyor. Ayrıca, bölgedeki yoğun tarım faaliyetleri nedeniyle artan sulama suyu ihtiyacı ve içme suyu tüketimi de gölü olumsuz etkiliyor. Yer altı su kaynaklarının azalması da sorunu daha da derinleştiriyor. Bölgede çok sayıda kuyu bulunması ve depolama sistemlerinin göle gelen suyu kısıtlaması gibi faktörler de göze çarpıyor. Bu nedenle, gölün sürdürülebilir kullanımı için kapsamlı önlemler almak şart.
Acil Önlemler ve Sürdürülebilir Çözümler
Araştırmacılar, Eğirdir Gölü'nün kurtarılması için acil önlemler alınması çağrısında bulunuyor. Özellikle, gölün ikiye ayrılmasını engellemek için Kemer Boğazı'nda derinleştirme çalışmaları yapılması öneriliyor. Bu çalışma, boğazın tabanındaki tortuların temizlenmesiyle gerçekleştirilebilir. Bunun yanı sıra, göldeki su buharlaşmasını azaltmak için yüzen güneş enerji sistemleri (GES) kurulumu da önerilen çözümler arasında yer alıyor. Bu sistemler, aynı zamanda temiz ve yenilenebilir enerji üretimine de katkıda bulunabilir. Ayrıca, gölü sürekli izlemek ve ölçüm yapmak için kapsamlı bir izleme sistemi kurulması gerekiyor. Bütüncül bir su yönetimi planı oluşturulmalı ve bölgedeki baraj ve göletlerin yönetiminde gölden ayrı değerlendirilmemesine dikkat edilmelidir. Düzenli aralıklarla göle müdahale edilmesi, tıpkı düzenli sağlık kontrolleri gibi düşünülmelidir. Bu önlemlerle Eğirdir Gölü'nün geleceği için umut ışığı yakılabilir.